İzmit Belediyesi Kasım ayı meclis toplantısında konuşan CHP’li meclis üyesi Nilgün Yılmaz, 20 Kasım Çocuk Hakları Günü vesilesiyle ülkemizde ve dünyada yaşanan çocuk cinayetlerine dikkat çekti. Yılmaz, konuşmasında şu ifadelere yer verdi: 20 Kasım Çocuk Hakları Günü. Çocuklar geleceğimizin teminatıdır. Onların sağlıklı, mutlu ve güvenli bir ortamda büyümeleri yalnızca birey olarak değil toplumsal bir bütün olarak da bizlere düşen en önemli sorumluluklardandır.

Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi çocukların yaşama, gelişme, korunma ve katılım haklarını güvence altına alır. Ancak bu hakların hayata geçirilmesi için hepimize görev düşmektedir. İzmit Belediyesinin çocuk ve kadın odaklı çalışmalarıyla ilgili başta Başkanımız olmak üzere belediyemizin emekçilerine teşekkürlerimi sunuyorum. Bununla birlikte son 1 yıldır dünya tarihinin en insanlık dışı süreçlerinden biri Gazze’de yaşanıyor. 17 bini aşkın çocuk yaşamını yitirdi. 1 yaşını doldurmamış 700’den fazla bebek hayatını kaybetti. 20 binden fazla çocuk yetersiz beslenme sebebiyle hastaneye kaldırıldı ve bazıları açlıktan öldü.

Üzülerek belirtmeliyim ki ülkemizde çocukların güvenliği ve refahı konusunda daha fazla yol kat etmemiz gerekiyor. Çocuklarımızın korunması ve onlara sağlıklı bir gelecek sunulması tüm siyasi görüşlerin de ötesinde ortak sorumluluğumuzdur. Yaşanan üzücü olaylar toplum olarak bu konuda daha kararlı adımlar atmamız gerektiğini bizlere gösteriyor. Çocuklarımızın karşı karşıya kaldığı tehlikelerin önlenmesi ve sorumluların etkin bir şekilde cezalandırılması için caydırıcı politikaların uygulanması şarttır.

Ülkemizin gündemine baktığımızda Narin Güran öldürülüp, çuvala konulup göle atılan 8 yaşında bir kız çocuğu. Narin Güran cinayetinin araştırılması önerisi AKP ve MHP oylarıyla TBMM’de reddedildi. Aralarında doktor ve sağlık çalışanlarının da bulunduğu yenidoğan çetesi devletten para almak için sağlıklı bebekleri küveze koyup ölmelerine sebep oldu. Yenidoğan çetesinin araştırılması AKP ve MHP oylarıyla reddedildi. Keşke mecliste çocuklarımızın hayatını ve güvenliğini doğrudan ilgilendiren bu gibi konularda siyaset üstü bir tavır sergilenebilseydi. AKP ve MHP oylarıyla reddedilen bu araştırma önergelerinin hayata geçirilmesi, çocuklarımızın maruz kaldığı riskleri daha iyi anlamamıza ve bu sorunları çözmek için gereken adımları daha etkin bir şekilde atmamıza yardımcı olabilirdi.

Çocuklarımızın sağlığı, güvenliği ve mutluluğu tüm siyasi görüşlerin ötesinde toplumun tüm kesimlerinin ortak değeridir. Bu yüzden tüm partilerin bir araya gelerek çocuklarımızın hak ve güvenliğini koruma noktasında kararlı bir duruş sergilemesi en büyük temennimizdir. Çocuklarımızı korumak adına atılması gereken adımların siyasetin ötesine geçmesi gerekirken bu meselede birlik olamamak çocuklarımızı yalnız bırakmaktır. Bu kararlar yalnızca o çocukları değil onların güven içerisinde büyümesini isteyen hepimizi yaralıyor.

Bugün ülkemizde ilkokul ve ortaokul çağına gelmiş birçok çocuğumuz sağlıklı bir öğün yemeğe dair ulaşamadan eğitimlerini sürdürmek zorunda kalıyor. Oysa bir çocuğun eğitimdeki başarısı fiziksel ve zihinsel gelişimlerinin en temel gereksinimi sağlıklı gıdaya ulaşabilmekten geçiyor. Çocuklarımızın açlığı üzerinden siyaset yapmak, bu konuda farklı görüşleri koruyarak çözüm üretmemek insanlığımıza yakışmaz.

Siyasi farklılıkları bir kenara bırakmalıyız. Çocuklarımızın hiçbir öğünü kaçırmadığı, hiçbir çocuğun açlıkla yüzleşmediği biz düzen kurmak zorundayız. Bu vesileyle; çocuklarımızı sevgiyle, güvenle ve umutla koruyalım. Onların yaralarını sarmak için bir an bile tereddüt etmeyelim. Her bir çocuğun gülüşü hepimizin içindeki insanlığı temsil ediyor. Onların gülüşü solarsa insan olarak kendi geleceğimizi kaybederiz. Çocuklar için mutlu bir dünya bırakmak hepimizin borcu.”